30 Aralık 2008 Salı

Panic Room(2002)

PANIC ROOM(2002)

JODIE FOSTER Meg Altman
KRİSTEN STEWART Sarah Altman
FOREST WHITAKER Burnham
DWIGHT YOAKAM Raoul
JARED LETO Junior
PATRİCK BAUCHAU Stephen Altman

Boşanmış bir anne ve diyabetik kızının yeni taşındıkları kendi evlerinin Panik Odası adı verilen bir odada kilitli kalmalarını konu alan gizem dolu bir macera filmi..kendilerini bu acil durum odasına kitlemiş olan ana-kız yeni taşındıkları evlerine daha ilk günden 3 acımasız hırsızın girmesine anlam veremezken,her ikisi de gayet zekice planlar yaparak, kapalı bir odadan çıkış yolu bulmaya çalışmaktadırlar.Fakat bu o kadar zordur ki,sürekli yeni planlar yapmak zorundadırlar.bu 3 suçlunun(iyi yürekli Burnham,sinsi Raoul ve planı yapan Junior)planı ise eskiden dedelerine ait olan bu evdeki panik odasına saklanmış olan mirası kapabilmek.
Gayet sürükleyici.sonunu unutunca 3.kez bile izlenebiliyor

13 Aralık 2008 Cumartesi

dalgınlık işte;)

şuana kadar yaptığım en büyük aptallık belki de.
madem 3yıldır takip ediyorsun ne diye ekşi sözlük'e giriş yapmazsın be dangalak (:
ha bi de kullanıcı adını 3yıl önce almış olmam da var ki o da hakkaten takdire değer;))

6 Aralık 2008 Cumartesi

meyve suyu ile sihirli Nesquik topları :)


evet biliyorum insanlar bunu okurken biryandan da kusmamak için ellerini ağızlarına siper edip bu olayı önlemeye çalışacaklar.ama durun bu hiç de düşündüğünüz gibi değil..ha tabi benim gibi tatlı kavramının hayatınızda ne kadar yer tuttuğu da önemli!!bir de sütün çiğ ve sek halinden nefret etme olayı var tabi.bu tatlı yiyenler grubu bi’de kendi altında 3 gruba ayrılır ki;ufak bir zamanlama kayması grup dışı edilmemize neden olabilir ;

1-sabah tatlıcıları;bu grup her sabah olmamakla birlikte(ki bu hayvanlık olurdu) 2 günün 1 sabahını kahvaltılarında adam gibi peynir,siyah zeytin,yumurta ekmek ve çay gibi öğelere gerektiği değeri vermek yerine,süt ila cornflake’i karıştırma işleminden sonra bir güzel mideye indirirler.bu gruptakilerin herhangi bir davranış bozukluğu sergilediğini düşünmüyorum.

2-sadece önüne bir tabak bi’tatlı (şerbetli olabilir,kuru tatlılardan kek,kurabiye olabilir) konduğunda öylesine,o tatlıya gereken önemi vermeden,saygıda kusur eden yiyiciler vardır bir de.bu grup özellikle sinirimi bozmaktadır o ayrı.

3-bu gruptaki arkadaşların sık sık davranış bozuklukları sergilediklerini rahatça gözlemleyebiliriz.çünkü bu grup insanlar genelde,genelde değil her zaman kendilerine (eğer kilo problemleri varsa,ki genelde olur)birtür boktan püsürden tatlı yeme bahaneleri üretirler.hah aynen o sigara ya da alkol alma olayında olduğu gibi..bu grup öyle aşmış bir bünyeye sahiptir ki tatlı yiyecek içecek konusunda,sınır tanımazlar..misal bunlardan biri sabah kek ila çay ile başlar kahvaltı niyetine güne,gelir öğle yemeğinden sonra bir de şerbetli tatlı yer,akşam yemeğine kadar çilek reçelli yoğurdu mideye indirir,bununla da kalmaz gider akşam yemeğinden yarım saat sonra yarım ekmeğe sarelle sürüp sınırları zorlar.e tabi bi de gece uyuyamadıysa bu insan(!)vay haline o tatlı bisküvilerin ve sonundaki MEYVE SULU NESQUİK TOPLARInın..

1. ve 2.gruptakilerin pek bir zararı dokunmaz zannımca ne vücutlarının yağ oranlarına ne de çevresindekilere.fakat o 3.gruba çok dikkat etmek lazım ki;tehlikelidirler,tatlı ihtiyaçlarını yeteri kadar gideremediklerinde asabi çook asabi olabilirler..aman ha!
gelelim başlığa,evet mükemmel bir uyum özellikle portakal suyu ile olanı..kayısı suyu ile olmaz mı bal gibi yakışır birbirine ama ağır olur be kardeşim benim,3.grup tatlıcılardan biri olarak yapmayın,etmeyin derim ben.
yine de meyvelerin suyuylan(hazır olanı daha makbul) nesquik topları sihirli bi hal alıyor.

1 Aralık 2008 Pazartesi

BEYOND THE WALL OF SLEEP



H.P.LOVECRAFT’ın gothic romanından uyarlanmış olan BEYOND THE WALL OF SLEEP
oldukça hastalıklı bir film..yönetmen;BarrettJ.Leigh ve Thom Maurer.senaryo ; BarrettJ.Leigh ve tabiî ki H.P.Lovecraft.
her şey Amducious’u yeryüzüne getirmek için yapılan bilimsel çalışmalar(!) ile bence çok görkemli sahnelere dönüşmüş.varoluş ile ilgili tüm algılarımızı değiştirebilecek olan film aynı zamanda süreyi de makul tutmuş; 1saat 23 dakika…Bir akıl hastanesinde geçiyor.
Kimileri için rahatsız edici sahne geçişlerine ve izleyicinin adeta suratına fışkıran kanlı,bol etli,beyinli sarsıcı bir film.izlenirken sıkmıyor,fakat her nedense izlediklerinize bir anlam da veremiyorsunuz.mantıksız orantılar var çoğu yerde..mesela birkaç yerde Dr.Barnard ın ismi geçmekte,fakat filmin sonuna kadar Dr.Barnard’ın kimliğiyle ilgili bir karmaşa yaşanıyor hangi doktor ki şimdi bu?bir anlamı da yok aslında.ve hemen hemen her çarpıcı kanlı sahnenin ardından verilen asıl karakter hasta ruhlu,çift beyinli Joe Slader’in ‘i wake with bad things ‘ cümlesi plot’u daha da karmaşık hale getiriyor..
Filmin başına dönecek olursak olay,Ulster County’de geçiyor,bu kasabada herkes aklını yitirmiş galiba gibi düşüncelere sevk ediyor ilk sahne.sonrasında ise başta vurgulanan fakat sonra durgunlaşan filmin en sonunda da tekrar vurgulanan etkileyici bir ses (Joe Slaader) anlatıcı rolünde,ki bu bize pek de yardımcı olmuyor aslında ana başlığı anlamak için.karakterler Dr.Wardlow,Dr.Fenton(director of the facility),asıl dahi doktorumuz Dr.Edward Eischel,Dr.Barnard ve Joe Slaader(ve içindeki Amducious ) ve tabii birkaç akıl sağlığını yitirmiş hastalarla birlikte bitkisel hayatta olan ama her nedense beynine verilen elektrikle haz almayı bir şekilde başarabilen Ardelia kızımız var ekranda.
Sleep,can’t sleep ve i want to sleep cümleleriyle biten bir senaryo.belki de ilerde kült filmlerden birine dönüşür;)Önümüzdeki filmlere bakıcaz artık J
ha bu arada filmin 6/6/6 tarihinde gösterime girmesi de ayrı bi’karizma katmış filme.2004’de hazırdı film ne diye beklediniz ki bu kadarJ
Ardelia’s song was the best song i’ve ever heard’ashes…’
bol iğneli,bıçaklı neşterli,kanlı ve bir o kadar da kesip biçmeli bazen tüyler ürpertici bir film.

Fakat birkaç kez daha izlenmeye mecbur(en azından benim açımdanJ)
Barrett J. Leigh, Thom Maurer (director) / Barrett J. Leigh, Thom Maurer (screenplay)CAST: George Peroulas …. Mental PatientFountain Yount …. Edward EischelGreg Fawcett …. FrancisWilliam Sanderson …. Joe SlaaderKurt Hargan …. Dr. WardlowFrank Schuler …. Peter Slaader

WES CRAVEN’ S NEW NIGHTMARE(ELM SOKAĞI KABUSU 7)


yönetmen WES CRAVEN
yazar WES CRAVEN
Heather Langenkamp as herself Nancy Thompson
Robert Englund as himslef Freddy Krueger
Miko Hughes as Dylan Porter
John Saxon as himself Donald Thompson
Robert Shaye as himself..

Film içinde film..
Wes Craven; ‘bu script’de sabit kalan tek şey;uğruna yaşadığı şey..masumiyetin ölümü..’
senaryodaki gerçekliğin filmde başka bir filmde daha yansıttığı düş ile gerçeklik arasında o ince çizginin aslında hayatlarımıza ve tabiî ki kabuslarımıza ne kadar yakın olduğunu gösteriyor.WES Craven her zamanki gibi izleyiciye düş mü gerçek mi sorusunun yanıtını vermiyor aksine hayatımızı tekrar baştan sorgulamamızı sağlıyor ya gördüğümüz bütün o kabuslar gerçekse?Cevabı düşünmesi bile dehşet verici.çünkü biz neyi nasıl algılamak istersek o şekilde yaşıyoruz kendi gerçeklerimizi.depremler..tamamıyla bizim o her şeye çare bulabildiğimiz şeylerden değil budur filmi asıl yakıcı kılarak başlatan yani senaryoyu yani gerçeği.bu filmde de yine Wes CRAVEN’ın ilham kaynağı kendi kabusları,her Craven hayranının da bildiği gibi yazar kendi kabuslarından yazıyor senaryolarını,bu filmde de kendi hikayesini anlatıyor bi’nevi onu ve tarzını bilmeyenler için.film süresince senaryolar yazılmaya devam ettikçe kabuslar,olaylar da o şekilde gelişiyor.
WES CRAVEN; ‘hikaye öldüğünde kötülük serbest kalır’ işte böyle başladı Heather’ın asıl korkusu WES ile konuştuktan sonra.cameo sudur bu filmin de Craven aynı zamanda.
Filmlerden bizim gerçekliğimize geçmeye karar vermiş Freddy,çokabilmesi için ise Heather’dan yani Nancy’den geçmek zorundaJ
Bu filmde benim tarafımdan hayran olunan ve başkaları tarafından da hayranlık uyandırdığını düşündüğüm sahneler, efektler; yatak gıcırtılarının tüyler ürperten sesi,’bir,iki,Freddy senin için geldi’şeklinde çevrilen ve filmin her biryerine serpiştirilmiş çocuk şarkısı,Heather(Nancy yani Heather Langenkamp hala emin değilim hangisiJ) filmin sonunda eline bir script alıyor,Freddy Krueger ile yaşadığı romantik dakikalar;) wes’in scripti,işte o an ne filmden ne de kendi kabuslarımın içinden çıkamaz bir hal aldığını sezdim.,uyku içinde uyku,film içinde film,küçük Dylan’ın hastanesinde bakıcısı Julie’i tavanda sürüklemesi kanlar içinde ve sonra bırakması haliyle cesedin yere düşmesinden önce;HİÇ KEDİ DERİSİ YÜZMECE OYNADIN MI? CÜMLESİ YAKTI BENİJ
kısacası ben filme hayran kaldım tekrar Freddy karakterine,CRAVEN ın senaryosuna yönettiği sahnelere tekrar tekrar izlenesi bir film oldu benim için yönetmenin bu filmi de..